Babaannesinin ölümünde sonra Recep İvedik kendisini kötü hissetmekte ve son derece komik depresyon belirtileri göstermektedir. Her gece gördüğü bir kabus da sinirlerini iyice bozmuştur. Bu kabustan kurtulmaya çalışan Recep, mahallenin ev kadınlarından, en yakın dostu bakkal Salih'ten, psikologlardan ve jatta cinci hocalardan medet umar ancak hiç birisi içindeki sıkıntıya çare bulamaz. Bu depresyon ve sıkıntı hali hiç geçmeyecekmiş gibi görünürken bir anda hayatına uzakran akrabası olan genç bir kız, Zeynep girer. Zeynep, İstanbul'da üniversitye gitmekte ancak kalacak yer skınıtısı çekmektedir ve bir süre Recep'in evinde yaşayacaktır. Recep ve Zeynep ilk başlarda pek iyi anlaşamasalar da günler geçtikçe birbirlerine ısınırlar ve Zeynep de Recep'in iç sıkıntısını geçirmek için ona yardımcı olmaya, hayatına renk katmaya çalışır. İkisi beraber Recep'in bugüne kadar yaşamında hiç yer vermediği spor ve sosyal aktiviteler yapmaya başlarlar. Bu bağlamda sabah koşusu yaparlar, karate kursuna katılırlar, dans dersleri alırlar, paintball oynarlar, tiyatroya giderler, seramik, aşçılık kurslarına katılırlar. Hatta bir günlüğüne Zeynep'in okuduğu üniversitede öğrenci bile olur Recep. Bütün bu serüven boyunca Recep gittiği her yerin altını üstüne getirir ve seyirciyi kahkahaya boğacak durumlar yaşanır. Ancak bunların hiçbiri reep'in derdine çare olmaz. Ta ki Zeynep bir gün ona hayatında hiç yaşamadığu bir şey yapıncaya kadar.